Ana içeriğe atla

Isaak - Always On The Run TÜRKÇE ÇEVİRİ

 Isaak - Always On The Run TÜRKÇE ÇEVİRİ

### İlk Kıta

**Orijinal:**  

*I am nothin' but the average  

Even though I'm special to some  

I can't refuse, I'm going under  

No one gives a shit about what's soon to come  

What's soon to come*


**Türkçe Çeviri:**  

Sıradan biriyim sadece  

Bazıları için özel olsam da  

Reddedemem, düşüyorum derine  

Kimse yakında ne olacak umursamıyor  

Yakında ne olacak


**Analiz:**  

Bu kıta, karakterin kendi kimliği ve çevresindeki insanlarla olan ilişkisine dair düşüncelerini ifade ediyor. Kendini "sıradan" olarak tanımlasa da, bazı insanlar için özel olduğunun farkında. Ancak, hayatındaki sorunlar ve belirsizliklerle boğuştuğu için kendini "düşüyor" gibi hissediyor. Burada, geleceğin belirsizliği ve kimsenin bununla ilgilenmiyor oluşu üzerinde duruluyor; bu, yalnızlık ve değersizlik hislerini yansıtıyor.


---


### İkinci Kıta

**Orijinal:**  

*I know my blessing with the privilege  

Of doin' anything I want  

But I don't feel like getting stronger  

In my mind, it's just a game that can't be won  

That can't be won*


**Türkçe Çeviri:**  

Her istediğimi yapma ayrıcalığıyla kutsanmış olduğumu biliyorum  

Ama daha güçlü olmak istemiyorum  

Aklımda, sadece kazanılamayacak bir oyun bu  

Kazanılamayacak bir oyun


**Analiz:**  

Bu kıtada, kişi kendine bahşedilen özgürlüğün farkında, ancak hayatındaki mücadeleler karşısında güçlenmeye dair bir motivasyonu yok. Hayatı bir oyun gibi görüyor, fakat bu oyun "kazanılamayacak" gibi hissettiriyor. Bu, kendini kapana kısılmış ve motivasyonsuz hissettiğini, dolayısıyla da bir tür hayal kırıklığı yaşadığını gösteriyor.


---


### Nakarat

**Orijinal:**  

*I'm always on the run, run, run, run  

Close, but never done, done, done, done  

I can't break out when I'm free  

Lost in my own identity  

I'm on the run, run, run, run  

I'm always on the run, na-na-ayy, run, na-na-ayy  

Run, na-na-ayy, run, na-na-ayy*


**Türkçe Çeviri:**  

Hep kaçıştayım, koşuyorum, koşuyorum  

Yaklaştım, ama asla bitmiyor  

Özgürken bile kaçamıyorum  

Kendi kimliğimde kayboldum  

Kaçıştayım, koşuyorum, koşuyorum  

Hep kaçıştayım, na-na-ayy, koş, na-na-ayy


**Analiz:**  

Nakaratta, "kaçış" ana tema olarak ortaya çıkıyor. Kişi sürekli kaçıyor, ancak neye yaklaştığını veya neyi bitirmeye çalıştığını anlamak zor. Özgür olmasına rağmen kendi kimliğinden ve içsel çatışmalarından kurtulamıyor. Bu bölüm, kimlik arayışının ve içsel huzursuzluğun bir yansıması olarak görülebilir. Kaçış hali, belki de kendinden kaçma çabasıdır.


---


### Üçüncü Kıta

**Orijinal:**  

*All I do is keep my head up  

But it's hard to keep the pace  

Like I'm haunted by the voices deep within  

Oh, they're just never gonna fade  

Not gonna fade*


**Türkçe Çeviri:**  

Tek yaptığım başımı dik tutmak  

Ama hıza ayak uydurmak zor  

İçimdeki sesler tarafından avlanıyor gibiyim  

Ah, hiç kaybolmayacaklar  

Kaybolmayacaklar


**Analiz:**  

Bu kıtada, kişi dayanıklılık göstermeye çalışsa da, içsel mücadelelerin ve zihnindeki rahatsız edici düşüncelerin kendisini etkilediğini anlatıyor. "İçimdeki sesler" ifadesi, belki de onu sürekli eleştiren veya yargılayan düşünceleri temsil ediyor. Bu seslerin "kaybolmayacağını" düşünmesi, kalıcı bir içsel huzursuzluğa işaret ediyor.


---


### Köprü (Bridge)

**Orijinal:**  

*Run from the silence, screamin' for guidance  

Who am I fighting for?  

Get out of my head, I'm so sick and tired  

Can't do this anymore*


**Türkçe Çeviri:**  

Sessizlikten kaç, rehberlik için çığlık atıyorum  

Kimin için savaşıyorum?  

Çık aklımdan, bıktım ve yoruldum  

Bunu artık yapamam


**Analiz:**  

Bu bölümde, kişi sessizlikten kaçıyor ve bir tür yönlendirme veya rehberlik arıyor. İçsel çatışmalardan ve zihinsel yorgunluktan kurtulma isteği var. "Kimin için savaşıyorum?" sorusu, yaşam amacını ve bu savaşı neden verdiğini sorguladığını gösteriyor. Burada, zihinsel tükenmişlik ve bir şeylerden vazgeçme isteği yoğun bir şekilde hissediliyor. 


---


### Final Nakarat

**Orijinal:**  

*Run from the silence, screamin' for guidance (run, na-na-ayy, run, na-na-ayy)  

Who am I fighting for? (Run, na-na-ayy, run, na-na-ayy)  

Get out of my head, I'm so sick and tired (run, na-na-ayy, run, na-na-ayy)  

Can't do this anymore (run, na-na-ayy, run, na-na-ayy)*


**Türkçe Çeviri:**  

Sessizlikten kaç, rehberlik için çığlık atıyorum (koş, na-na-ayy, koş, na-na-ayy)  

Kimin için savaşıyorum? (Koş, na-na-ayy, koş, na-na-ayy)  

Çık aklımdan, bıktım ve yoruldum (koş, na-na-ayy, koş, na-na-ayy)  

Bunu artık yapamam (koş, na-na-ayy, koş, na-na-ayy)


**Analiz:**  

Şarkının sonunda, kaçma ve yön bulma isteği iyice vurgulanıyor. Kişi, zihnindeki yorgunluğu, tükenmişliği dile getirerek tüm bu kaçış döngüsünden çıkmak istiyor. "Bunu artık yapamam" diyerek, sürekli kaçış durumunun sonuna geldiğini ve daha fazla dayanamayacağını ifade ediyor. Şarkı, içsel huzursuzluk, kaçış, yön arayışı ve kimlik bunalımı gibi temaları güçlü bir şekilde işliyor.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DJO - END OF BEGINNING TÜRKÇE ÇEVİRİ

DJO - END OF BEGINNING TÜRKÇE ÇEVİRİ ### Kıta 1 **Lyrics:** ``` Just one more tear to cry One teardrop from my eye You better save it for The middle of the night When things aren't black-and-white Enter, Troubadour: "Remember 24?" ``` **Analizi:** Bu kıta, anlatıcının son bir gözyaşını döktüğünü ve bunu gece yarısı için saklamayı önerdiğini anlatıyor. "Things aren't black-and-white" (Şeyler siyah-beyaz değil) ifadesi, hayatın karmaşıklığına işaret ediyor. Troubadour (gezgin ozan) sahneye giriyor ve "Remember 24?" (24'ü hatırla) diyor. Bu, anlatıcının geçmişte önemli bir olayı hatırlaması gerektiğini belirtiyor olabilir. **Çeviri:** ``` Sadece bir damla gözyaşı daha Gözümden bir damla yaş Onu gece yarısı için sakla Şeyler siyah-beyaz olmadığında Gezgin Ozan sahneye girer: "24'ü hatırla?" ``` ### Koro **Lyrics:** ``` And when I'm back in Chicago, I feel it Another version of me, I was in it I wave goodbye to the end of beginning...

David Kushner - Daylight Türkçe Çeviri

David Kushner - Daylight Türkçe Çeviri **Kıta 1:** - **Sözler:**   Telling myself I won't go there     Oh, but I know that I won't care     Tryna wash away all the blood I've spilt     This lust is a burden that we both share     Two sinners can't atone from a lone prayer     Souls tied, intertwined by pride and guilt   - **Analiz:**     Bu kıta, anlatıcının içsel çatışmasını ve suçluluk duygusunu ele alıyor. Anlatıcı, yıkıcı davranışlarının farkında ve bundan kaçmanın zor olduğunu kabul ediyor. Kan, geçmişteki günahları ve eylemleri simgeliyor ve paylaşılan arzu, karşılıklı bir mücadeleyi ifade ediyor. İki günahkarın tek bir dua ile kendilerini affedemeyeceği vurgusu, gurur ve suçlulukla birbirine bağlı olan derin ahlaki ve duygusal karmaşıklığı öne çıkarıyor. - **Çeviri:**     Kendime oraya gitmeyeceğimi söylüyorum     Ama umursamayacağımı biliyorum...

Lord Huron - The Night We Met Türkçe Çeviri

  Lord Huron - The Night We Met Türkçe Çeviri  I am not the only traveler tek gezgin ben değilim Who has not repaid his debt borcunu ödememiş olan I've been searching for a trail to follow again tekrar takip etmek için bir iz arıyordum Take me back to the night we met beni tanıştığımız geceye geri götür And then I can tell myself ve sonra kendime söyleyebilirim What the hell I'm supposed to do ne halt etmemi bekliyorsun And then I can tell myself ve sonra kendime söyleyebilirim Not to ride along with you seninle gelmemek için I had all and then most of you, some and now none of you sana ve sonra daha fazlana sahiptim, birazına ve şimdi hiçbir şeyine Take me back to the night we met beni tanıştığımız geceye geri götür I don't know what I'm supposed to do, haunted by the ghost of you ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, senin hayaletine musallat oldum Oh, take me back to the night we met beni tanıştığımız geceye geri götür When the night was full of terrors gece dehşetlerle ...