Sabrina Carpenter - Please Please Please Türkçe Çeviri
---
I know I have good judgment, I know I have good taste
İyi bir muhakemem olduğunu biliyorum, iyi bir zevkim olduğunu biliyorum.
---
It's funny and it's ironic that only I feel that way
Sadece benim böyle hissetmem komik ve ironik.
---
I promise 'em that you're different and everyone makes mistakes
Onlara söz veriyorum, siz farklısınız ve herkes hata yapar.
---
But just don't
Ama yapma.
---
I heard that you're an actor, so act like a stand-up guy
Oyuncu olduğunu duydum, o yüzden stand-upçı gibi davran.
---
Whatever devil's inside you, don't let him out tonight
İçindeki şeytan her neyse, bu gece dışarı çıkmasına izin verme.
---
I tell them it's just your culture and everyone rolls their eyes
Onlara bunun sadece sizin kültürünüz olduğunu söylüyorum ve herkes gözlerini deviriyor.
---
Yeah, I know
Evet, biliyorum.
---
All I'm asking, baby
Tek istediğim, bebeğim
---
Please, please, please
Lütfen, lütfen, lütfen
---
Don't prove I'm right
Haklı olduğumu kanıtlama
---
And please, please, please
Ve lütfen, lütfen, lütfen
---
Don't bring me to tears when I just did my makeup so nice
Makyajımı çok güzel yapmışken beni gözyaşlarına boğma.
---
Heartbreak is one thing, my ego's another
Kalp kırıklığı bir şeydir, egom başka bir şey.
---
I beg you, don't embarrass me, motherfucker
Sana yalvarıyorum, beni utandırma, orospu çocuğu.
---
Ah, oh
Ah, oh
---
Please, please, please (ah, ah, ah)
Lütfen, lütfen, lütfen (ah, ah, ah)
---
Well, I have a fun idea, babe (uh-huh), maybe just stay inside
Eğlenceli bir fikrim var, bebeğim (uh-huh), belki sadece içeride kal
---
I know you're craving some fresh air, but the ceiling fan is so nice (it's so nice, right?)
Biraz temiz hava istediğini biliyorum ama tavan vantilatörü çok güzel (çok güzel, değil mi?)
---
And we could live so happily if no one knows that you're with me
Ve eğer kimse benimle olduğunu bilmezse çok mutlu yaşayabiliriz
---
I'm just kidding, but really (kinda), really, really
Sadece şaka yapıyorum, ama gerçekten (biraz), gerçekten, gerçekten
---
Please, please, please (please don't prove I'm right)
Lütfen, lütfen, lütfen (lütfen haklı olduğumu kanıtlamayın)
---
Don't prove I'm right
Haklı olduğumu kanıtlama
---
And please, please, please
Ve lütfen, lütfen, lütfen
---
Don't bring me to tears when I just did my makeup so nice
Makyajımı çok güzel yapmışken beni gözyaşlarına boğma.
---
Heartbreak is one thing (heartbreak is one thing), my ego's another (ego's another)
Kalp kırıklığı bir şeydir (kalp kırıklığı bir şeydir), egom başka bir şeydir (egom başka bir şeydir)
---
I beg you, don't embarrass me, motherfucker
Sana yalvarıyorum, beni utandırma, orospu çocuğu.
---
Ah, oh
Ah, oh
---
Please, please, please (ah, ah, ah)
Lütfen, lütfen, lütfen (ah, ah, ah)
---
If you wanna go and be stupid
Eğer gidip aptal olmak istiyorsan
---
Don't do it in front of me
Bunu benim önümde yapma.
---
If you don't wanna cry to my music
Benim müziğimle ağlamak istemiyorsan
---
Don't make me hate you prolifically
Beni senden nefret ettirme.
---
Please, please, please (please)
Lütfen, lütfen, lütfen (lütfen)
---
Please, please, please (please)
Lütfen, lütfen, lütfen (lütfen)
---
Please (please), please (please), please
Lütfen (lütfen), lütfen (lütfen), lütfen
---
(Ah)
(Ah)
Yorumlar
Yorum Gönder